Vogue

Eylül ayının gelmesiyle birlikte, moda dünyası en hareketli dönemlerinden birine adım attı Vogue. Tasarımcılar yeni sonbahar/kış koleksiyonlarını tanıtmak için birbirleriyle yarışırken ve son günlerde kendilerini yavaş yavaş belli etmeye başlayan trendler kesinlik kazanırken, yazın bitişi ve sonbaharın başlangıcı arasındaki geçişi her yerde görebiliyoruz. Moda dünyasının en çok sözü geçen dergisi olarak nitelendirebileceğimiz Vogue'un Eylül sayısı da haliyle ayrı bir önem taşıyor. Bunun bir göstergesi de Eylül sayısının diğer tüm sayılara göre çok daha fazla sayfadan oluşması. Amerikan Vogue'unun Eylül 2007 sayısı, tam 840 sayfadan oluşuyor ve 2 kilo 225 gram ağırlığında. Bir diğer bilinen özelliği de fazlasıyla reklam barındırması olan Vogue, bu sayısında da bizleri hayal kırıklığına uğratmıyor. Vogue'dan Thomas Florio'ya göre Vogue alıcılarının %80'i dergiyi reklamları için alıyor. Tüm markaların son koleksiyonlarına dikkat çekmeye çalışmasının sonucunda, Eylül Amerikan Vogue'unun 727 sayfası reklamdan oluşmakta. Peki bunun gibi hayli büyük bir rakamın, bu denli büyük olan talebin nedeni ne? Neden Vogue? Bunun nedeni de aslında Vogue'un tarihinde yatıyor.
Moda dünyasının en prestijli dergisi Vogue, 115. yılını kutluyor. 17 Aralık 1892 tarihinde New York'ta Arthur Turnure ve Harry McVickar tarafından yayınlanmaya başlayan Vogue, o zamanlar haftalık olarak yayınlanıyordu. 1909 yılında Condé Nast Publications tarafından satın alınan dergi, günümüzde Avustralya, Brezilya, Çin, Fransa, Yunanistan, Hindistan, Almanya, İtalya, Kore, Japonya, Meksika, Rusya, Portekiz, İsviçre, Tayvan, İspanya, İngiltere ve Amerika'da farklı baskılarla yayınlanan, Teen Vogue, Men's Vogue, Vogue Living gibi kollara ayrılan bir imparatorluk haline geldi.



Vogue'un bu başarısında Amerikan Vogue baş editörü Anna Wintour'un büyük rolü olduğu kesin. 1988 yılından beri bu pozisyonda bulunan Wintour, şu anda moda dünyasının en güçlü kişilerinden biri kabul edilmekte. Onun, ve dolayısıyla Vogue'un, moda dünyasına yön vermekte ve en son trendleri belirlemekte çok büyük bir rolü var. John Galliano ve Zac Posen gibi tasarımcılar, kariyerlerindeki yükselişlerini ona borçlular. Küt saçları ve hiç çıkarmadığı güneş gözlükleriyle moda haftalarında ön sıralarda görmeye alıştığımız Wintour, aynı zamanda The Devil Wears Prada filminin de ilham kaynağı.



Carine Roitfeld'in baş editörü olduğu Fransız Vogue'unun Eylül 2007 kapağının oldukça cesaret gerektiren ve kesinlikle tahmin edilemez bir çalışma olduğu kesin. Tom Ford'un ilham kaynağı olan Roitfeld, aynı zamanda pek çok kez Mario Testino ile birlikte çalışmış. Fransız Vogue'una genç bir enerji ve yenilik getiren Roitfeld'in sayesinde, Fransız Vogue'u çoğu kişi tarafından en iyi Vogue baskısı olarak nitelendiriliyor. Bunun nedenleri olarak Amerikan Vogue'unun modadan çok ünlülere önem vermesi, yeterince yaratıcı olamaması, eski fikirleri tekrar tekrar öne sürüp fazla tahmin edilebilir olması öne sürülüyor.

Posted by zerofeelings 20:35  

0 Comments:

Post a Comment